.
  İtikadın Geçerliliği İçin Mükellefiyetimiz
 

 

     Allah-u Zülcelal, son peygamber olarak gönderdiği Hz. Muhammed (s.a.v)'i bütün kainata, insanlara, cinlere ve meleklere peygamber olarak göndermiştir. Allah-u Zülcelal, peygamberi vasıtasıyla bildirdiği emir ve nehiylerin tasdik edilmesini tüm mükelleflere mecbur kılmıştır. İman akidemiz; kıyametin geleceği, ölmüş olanların tekrar dirileceği, Allah-u Zülcelal'in salih ve veli kulları için hazırladığı cenneti, cemâl-i zatını, cennet ehline göstereceğine tam olarak teslim olup iman etmektir.

 Diğer taraftan Allah-u Zülcelal; peygamberlerini, meleklerini, ahiret gününü, kitaplarını, inkar edenlere de cehennemi hazırladığını bize bildirmiştir. Bunlarla beraber Allah-u Zülcelal'in bazı günahkar kullarını, Peygamber Efendimiz s(s.a.v)'in şefaati ile ateşten çıkaracağına itikad etmemiz lazımdır.

    İnsanın hakiki evi kabirdir. Bu evi iyi veya kötü yapmak da insanın kendi elindedir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) her insanın kabirdeki durumu hakkında şöyle buyurmuştur: "Kabir; ya cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukurdur." (Tirmizi, Kıyamet:384)  Bundan dolayı kabir hayatına itikat etmek de iman esaslarımız içerisindedir.

     Allah-u Zülcelal'in, insanların birbirleriyle hesap göreceği bir haşr meydanı kuracağına inanmak da iman akidemizin bir gereğidir. Aynı itikad içerisinde, bütün peygamberleri ve sahabelerini sevmek gerekir. Sahabe-i kiramın aralarında geçen meselelere karışmamak gerekir. Müsaade edilmemiş bir şeyi ve veya sözü Allah-u Zülcelal'in dinine getiremeyiz. Ölmüş olan mü’minlere sadaka ve duanın çok menfaat verdiğine inanmak gerektiğini de belirtmiş olalım.
                                             SEYDA MUHAMMED KONYEVİ (ks)

 
   
 
islamcaddesi.tr.gg Sitenizesayac.com Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol